Uğur Çokiçli Röportajı / Interview with Uğur Çokiçli

Haber/News:Suna PARLAK

Fotoğraflar/Photos:Ural Karabıyık

Uğur Çokiçli nasıl biri olduğunu kendisinden dinleyebilir miyiz?

Tam bir işkolik! Yaşantımın tamamı çalışmak üzerine kurulu. Dergiciliği de hayatımın sonuna kadar yapmak istiyorum. Asla vazgeçemeyeceğim kadar çok seviyorum mesleğimi. Önceliklerim bunlara göre şekillenir. Birinci sırada da her zaman iş gelir. Hep daha iyi olmaya çalışan, kendini her daim geliştirmeye çalışan ve her zaman bir basamak üstünün olabileceğini düşünen, istikrar konusunda saplantılı birisiyim.

 

Unspoken dergisinin Yayın Yönetmenliği teklifi nasıl geldi?

İsminden cismine kadar aylarca planladığım, en küçük detayına kadar düşünerek sabahlanan gecelerin sonunda çıktı Unspoken. Zaten en küçük ayrıntısına kadar planladığım bir işin başında başkasının olması da düşünülemezdi. Sonrasında MASSAY Yayıncılık’ın sahibi Yasir Erdem’le kesişti yollarımız. Olabilecek en işkolik iki insanın bir araya gelmesinden de böyle tatminkar bir sonuç çıktı ortaya.

 

Neler yapıyorsunuz?
Her gün düzenli toplantılarımız oluyor. Planladığım stratejiler doğrultusunda ilerlemek üzere adımlar atıyoruz. Her adım önceden planlı olduğu için gözden kaçan detaylar olmamasına çok özen gösteriyorum. Her bakımdan yeterli ve disiplinli bir ekibimiz var Unspoken’da. İşin devamlılığı her şeyden önce gelir.

 

Sizin için ideal bir gün nasıldır?

Her sabah üzerinden geçtiğim günlük bir programım olur. Sabah uyandığımdan itibaren de ekstra yoğun bir telefon ve mail trafiğim var. Çekim planlamaları, styling kontrolleri, stüdyolar, mekanlar, kompozisyon, ışık, derginin içeriği, seçilen fotoğraflar, grafikler, kapak çekimi, röportajlar vs. derken gün biter zaten… Çünkü detaylar her zaman çok önemlidir. Kreatif direktörümüz Esra Erdem’le de durmadan telefonda ve iletişim halinde oluyoruz. Eğer vaktim kalırsa bir arkadaşımla kahve içip sohbet etmek veya evde bir film izlemek günün bütün yorgunluğunu alıyor. Sonrasında ertesi günün planını yapıyorum ve gün benim için bitiyor.


Hayatınızın sonuna kadar Miu Miu, Prada, Chanel, Louis Vuitton ve Marc Jacobs gibi büyük moda markalarından ‘ücretsiz’ giyineceksiniz fakat karşılığında bir hafta boyunca hippi gibi gezeceksiniz dediler, bunu yapar mıydınız?

Çok kışkırtıcı bir teklif! Kabul ederdim ama o bir hafta ortadan kaybolmak şartıyla…
En sevdiğiniz tasarımcılar ve markalar hangileri? Genelde nerelerden alışveriş yapıyorsunuz?
Lanvin benim için bir numaradır… Alber Elbaz’ın elinden çıkmış her şeye bayılıyorum. Belirli bir noktaya bağlı kalmadan, birçok markadan alışveriş yapıyorum. Basic şeyler için Zara ve topman, ayakkabılarım için Prada ve Massimo Dutti, kış sezonunda gömleklerim ve paltolarım için de Burberry genelde tercih ettiğim yerlerden. Fakat herkes gibi ben de online alışveriş konusunda kendimi durduramıyorum. Mrporter.com ve asos.com da sık sık alışveriş yaptığım yerlerden.

 

Tarzınızdan bahseder misiniz?

Her zaman, her ortama ayak uydurabilecek bir tarzım var. Günlük hayatımda gömlek, pantolon ve şık bir loafer tercihimdir. Özel bir gece içinse kruvaze ceket vazgeçilmezim. Renkten ve modadan korkmadan ama bunu komikleştirmeden, şık bir şekilde sunmaya çalışıyorum.

Sizin için özgürlük ne anlama geliyor?

Sevdiğin işi yapmak ve bu işten para kazanabiliyor olmak büyük özgürlük… O dakikadan sonra hayatın tamamen senin elinde şekilleniyor. Kimseye ihtiyacının olmaması ve dozunda güç de özgürlük demek benim için.

 

Peki sizce Türkiye ‘moda’ konusunda özgür mü? (Tasarımcılar, iş arkadaşları ve

Dergileri göz önünde bulundurursak)

Evet moda dergileri özgür. Biz Unspoken olarak bağımsız bir dergi olduğumuz için belki biraz daha cesur ve özgür olabiliyoruz ama genel olarak Türkiye’deki moda dergileri bu işin altından çok iyi kalkıyor. Toplum için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Modadan korkuyor insanlar. Takip ediyor, araştırıyor, okuyor ve inceliyor ama iş kendi üzerine uyarlamaya gelince orada bir tıkanma oluyor. Zaman içinde bunun da ortadan kalkacağına eminim.

Unspoken dergisinin diğer online dergilerden farkı nedir? Nasıl bir içeriği var?
Unspoken tamamen modayı baz almış bir dergi. En buyük farkı da basılı bir moda dergisinden farkı olmaması… Elbette online bir iş yapmanın getirdiği bazı değişiklikler var ama basılı bir moda dergisi kalitesinde online ve ücretsiz bir iş sunması, Unspoken’ın en büyük avantajı. Bu sayede ulaştığımız kitle de oldukça fazla. Kapak çekimlerimizde çalıştığımız isimlerden, yazı işlerine kadar doğru bir ekip oluşturduğumuzu Unspoken’a gösterilen ilgiyle anlayabiliyoruz…

Peki geleceğe dair planlarınız nelerdir?

Unspoken Aralık ayında birinci yılını kutlayacak. Hemen akabinde Unspoken kalitesinde bir erkek moda dergisi yapacağız. Çalışmalarına şimdiden başladık. En az Unspoken kadar ses getirecek bir iş olacağına eminim! 

Bloğum hakkımdaki düşünceleriniz nelerdir?

Asistanlığımı yaptığın için bu konuda biraz taraflı olabilirim diye düşünüyorum. Ama zaten akademik başarın ve aldığın ödüller ortada. Başarılarının devamını diliyorum.

 

Yorum bırakın